İşte orada oturuyor ve muhtemelen çıkış saatini beklerken bu yazımı okuyorsunuz. Bir an önce arabaya veya servise binip eve gitmek için can atıyorsunuz. Böylece gününüzün size ait en güzel zamanı başlayabilecek. Maalesef bu süre çok kısıtlı ve aynı telaşa yeniden başlamak için yatıp dinlenmeden önce sadece birkaç saatiniz var.
Peki ama ne için?
Hepimizin çalışması gerektiğini anlıyorum. Aslına bakarsanız çok çalışma taraftarı olan yani tembelliğe karşı biriyimdir. Ama hoşuma gitmeyen taraf, faturalarımızı ödemek için çalışmak zorunda oluyor olmamız.
Bana göre bu resmen çılgınlık. Şu kısacık hayatımızın 90.000 saatini çok da tatmin edici bulmadığımız birşeye harcıyor olmak gerçekten bir trajedi.
Ama maalesef böyle oluyor ve milyonlarca insan bu şekilde yaşıyor.
Ben şahsen inandığınız ve sizi mutlu eden konuda çalışabileceğinizi ve bunun da sizin faturalarınızı ödeyecek bir sonuca götürebileceğine inananlardanım. Gerçekten bu olabilir, bunda hiç şüphem yok.
İşiniz sizi tanımlamaz ve hayatınızın en önemli şeyi değildir. Çoğu insan hayattaki başarıyı doğrudan kariyeri ile eşleştirir, ama bu doğru değil.
Sizce yılda 300,000TL kazanmak başarı mıdır? Buna belki evet diyenler olabilir, peki ya bunun karşılığında ailenizle geçirebileceğiniz zamanı feda etmeniz gerekiyorsa? Sizi sevenler sizinle vakit geçiremiyorken hala başarılı olabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Sakın yanlış anlamayın, ailenizle vakit geçirmek için işinizi bırakın demiyorum.Hepimizin finansal mecburiyetleri olduğunu kabul ediyorum. Tüm söylemeye çalıştığım hayatta kariyer ve işinizden daha önemli şeylerin olduğu.
Onları takdir etmek için gerçekten zaman ayırın. Buna hemen bugünden başlayın.
Bana göre bu 8 şey işinizden daha önemli:
- Aileniz. Bunu herkes bilir ve söyler değil mi? Peki bunun için ne yapıyorsunuz?Her hafta 40 saatinizi bir bilgisayarın başında geçirirken 10 saatinizi ailenizle geçiriyorsunuz. Hafta sonlarınızı nasıl geçirdiğinizi bir düşünün. Tüm haftanın yorgunluğu üzerinize çökmüş, neredeyse oturduğunuz yerden kalkıp televizyon kumandasını almaya yetecek gücünüz yok. Ailenizin size ihtiyacı var. Sizin onlarla enerjik bir şekilde konuya dahil olmanız gerekir. Evet çoğumuzun belki bakıcısı veya bir aile büyüğü vardır çocuklarla ilgilenen ama milyonlar da kazansanız ailenizin SİZE ihtiyacı var, başkaları sizin vereceklerinizi veremez.
- Açık hava. Hepimiz titreyen bilgisayar monitörleri ve sürekli açık akıllı telefonlar, aydınlatma ile dolu bir dünyada yaşıyoruz. Çocuklarımız dışarıda oynamanın tableti alıp bahçede oturmak anlamına geldiğini zannediyor. Açık havaya çıkmak, onları güneş altında temiz hava almalarını sağlamak ve doğanın bize sunduğu mucizeleri öğretmek bizim görevimiz. Maalesef çoğumuz bunu yapamıyoruz. Ev,araba ofis ve tekrar ofis, araba, ev bermuda şeytan üçgeninde kayboluyoruz. Sadece 20 dakikayı kendinize hedef koyun. Çıkın dışarıda bir tur atın veya varsa çocuklarınızı oyun alanında oynatın. Bir gün bunları yaşamak için çok yaşlanmış olacağız o yüzden şimdiden tadına varın.
- Sağlığınız.Buna belki katılır veya katılmazsınız ama işiniz sizi öldürüyor. Siz farkında olmadan size sıkıcı gelen işiniz, zihninizi uyuşturarak, 30 veya 40 yıl boyunca planlanmış yavaş bir ölüm şeklinde sizi öldürüyor. Acaba yataktan çıkıp koşa koşa gideceğiniz bir iş olsa nasıl hissederdiniz? Yaşamak için yaptığınız şeyi severek yaptığınızı ve nasıl bir duygu halinde olacağınızı hayal edebiliyor musunuz? Böyle birşey mümkün mü? Kesinlikle mümkün. Bütün gün bir masa başında oturmak iyi birşey değil. Gerçekten, kalp ve kanser araştırmalarının bu konuyu destekleyen ifadeleri mevcut. Eğer masa başı bir işiniz varsa, yeterli sayıda ara verdiğinizden emin olun. Etrafta gezinin, gerilme hareketleri yapın ve ne yediğinize dikkat edin. Unutmayın, kariyerinizde ne kadar başarılı olursanız olun, hem ruh, hem de beden sağlığınız yerinde değilse hayatın tadına varamazsınız. Kendinize dikkat edin!
- Zamanınız. Tartışmasız, “Zaman” elinizdeki en değerli kaynağınız. Şimdilerde onu savuruyorsunuz. Tüm hafta boyunca sizi çılgına çeviren, üzen konularda zaman harcarken bunu düşünmüyorsunuz. Gerçekten gereksi konulara harcanan vakitleri gördüğümde hasta oluyorum, dayanamıyorum. Insanların bu kadar mı vaktini boşa harcayabileceklerini aklım almıyor. Zaman çok çabuk geçiyor, gerçekten. Bir sabah uyanacaksınız ve 70 yaşında acaba hayatımın en güzel zamanında ne yaptım diye düşüneceksiniz. Ah, evet doğru cevap, İş’teydiniz!!! Vaktinizi iyi değerlendirmeye hemen başlayabilirsiniz. Geçmişi düşünüp takılıp kalmayın, gelecek zamanınızı iyi değerlendirin. Size bir anlam ifade etmeyen işte 20 yıl çalışmak bana göre zamanı iyi değerlendirmek değildir. Sizi heyecanlandıran, mutlu eden konuyu bulun ve bunu mümkünse her gün yapmaya çalışın. Hayatın anlamı bu değil midir?
- Amacınız. Amacınızı biliyor musunuz? Çoğu insan bunu anlamak için gereken zamanı ayırmaz. Zamanlarını rasgele belki de kendilerine uygun olmayan işlerde harcarlar, başkalarının onlara biçtiği kariyer hedeflerine doğru yol alırlar, hepsi sadece çevrenin etkisi ve birkaç lira kazanıp masrafları karşılamak için. Peki ya kendinize vakit ayrıp, sizin içinizden geleni tespit etmeye odaklansanız nasıl olur? Hangi konuda başarılısınız? Ne yapmak, nereye ulaşmak istiyorsunuz? Bu soruları yanıtlamaya çalışın. Burada size hepimizin hayatta büyük hedefleri olmalıdır gibi bir cümle sarf etmeyeceğim.Ama bence herkes kendi alanında adından bahsettirecek şeyler yapabilir. Bunun için de kendi değerlerimizi ve bizim için en önemli olanı ortaya çıkartmak zorundayız.
- İlişkileriniz. İşler gelir gider, ama arkadaşlık (çoğu zaman) kalıcıdır. Fakat biz bunu günün telaşı içerisinde birçok kez unuturuz. “Haftaya seni ararım.” diyerek aramadığınız kaç kez oldu? Hayat çabuk geçip gidiyor, günler, aylar, yıllar derken bir de bakmışsınız çevrenizde kimse yok. Arkadaşlarınıla vakit geçirin, onları da ileleriniz gibi ihmal etmeyin. Hayatınızın kalitesi, ilişkilerinizin kalitesiyle doğru orantılıdır. O ilişkileri koruyun!
Lütfen “İş ve Kariyer” konusunun sadece hayatınızın bir bölümü olduğunu hatırlayın. Eğer işinizi seviyorsanız bu harika! Ama çoğu kişi için durum maalesef böyle değil.