Çalışma hayatında eminim hepiniz haksız yere takdir edilen kişilerle karşılaşmışsınızdır. Yöneticiler çok çalışan ama arka planda kalan ekipleri adına takdir edilir. Sessiz kalan çalışanlara hiçbirşey olmazken, girişken kendini gösterenlere yanlış bir şekilde takdir veya ödül gelir.
Eğer bir şirket, gerçekten hak eden kişi veya takımları takdir etmeyi başarabilirse, çalışanlar adilane ve dürüst bir ödül sisteminin olduğu inancı ile ellerinden gelenin ötesinde birçaba sarf ederek şirketin başarısına katkı sağlarlar. Bunun aksine eğer bir kanser gibi sürekli yanlış kişiler takdir ediliyor ve doğru ödüllendirme gerçekleşmiyorsa, nasıl olsa fark edilmeyeceğini düşünerek vasat bir tempo ile çalışacaklardır.
Benim edindiğim tecrübelere göre kendimce geliştirdiğim bazı kuralları buradan paylaşmak istiyorum. Burada bahsedeceklerim hiçbir şekilde daha önce veya şimdi çalıştığım şirketlerin politikalarıyla alakalı değildir ve onları hiçbir şekilde sorumlu kılmaz.
Gerçekleri konuşmak-Birlikte çalıştığım arkadaşlardan her zaman gerçekçi olmalarını isterim. Yaptıkları işlerin projelere hatta şirkete gerçek katkısı nedir? Birşeyleri abartarak aktarmak, ne onları ne de projeyi daha değerli yapmaz. Bir çalışma arkadaşımızı “Sen ne güzel farenin sağ tuşunu tıklıyorsun.” diyerek geliştirebileceğimizi düşünmüyorum doğrusu.
Dengeyi kurmak-Bazen takım içerisinde uçan-kaçan diye tabir ettiğimiz arkadaşlar olabilir. Bu kişiler genelde her işe atlar ve daha önündeki işleri bitirmeden yenisini almaya çalışır. Zanneder ki bu şekilde davranınca başarılı olduğunu düşünülecektir. Oysa maalesef bu tarz yaklaşım gösterenler, genelde ellerindeki işleri zamanında yetiştiremez veya istenen kalitede tamamlayamaz. Bu da hem işin düşük seviyede yapılmasına, hem de başarılı olacağı beklenen bir kişinin vasat olarak görülmesine sebep olur. Yöneticilerin burada işleri dengeli bir şekilde dağıtmayı bilmesi gerekir. Aklınızdan geçeni biliyorum, kim uğraşacak şimdi diğerlerine bunu yapmaları için birşey öğretmekle, vakit yok, acele lazım gibi bahaneler uydurmaya çalışmayın. Yöneticilerin önemli bir görevi de herkesi geliştirmeye çalışmak değil midir?
Takdir edeni takdir etmek-Kişilerin yaptığı işleri takdir etmek bir yana, başkaları takdir etmeyi bilenleri takdir etmek de çok faydalıdır. Bu sizin takdire verdiğiniz gerçek değeri ortaya çıkartan bir davranıştır. Özellikle takım liderlerinin takım arkadaşlarını takdir etmektense, çalışma arkadaşlarının birbirlerini takdir etmesi, hatta kendi ekipleri dışından insanları takdir edebilecek özeni göstermesi mutlaka ayrı ele alınması gerekir.
Sessiz kahramanları ortaya çıkartmak-Çoğunlukla sessiz olan kişiler, asıl kahramanlardır. Benim kişiliğim gereği, anlayamadığım bir şekilde bu tip arkadaşlar takdir almayı pek umursamazlar ve arka koltukta yer almaktan memnundurlar. Fakat şirket içerisinde genelde herkes de bu kişiler olmadığı taktirde, işlerin olması gerektiği gibi gitmeyeceğini bilir. İşte gereken zamanı alıp bu kişileri yaptıkları iş için takdir edebilirseniz, herkese yapılan işleri hem takip ettiğinizi hem de Sezar’ın hakkını Sezar’a verdiğinizi göstermiş olursunuz.
Takdiri değersizleştirmek-Birisini takdir etmek için illa maddi birşey gerekmemektedir. Elinizde sonusuz malzeme var ve herkesi takdir edecek birşey mutlaka bulabilirsiniz. Buna bir sınır koymak çok doğru olmaz, fakat hiçbirşey yapmamış olanları da takdir etmek konuya olan inandırıcılığı öldürür. Takdirin değerini kaybettirmeden doğru bir zmanda vermek gerekir. Aynı zamanda takdirin değeri eleştiri ile daha çok artar. Bir yönetici sadece takdir ediyorsa zamanla değersizleşir, oysa aynı dengede eleştiri de yapıyorsa takdir etmenin önemi artar. Maalesef kültürümüz sebebiyle eleşirmeyi ve eleştiriyi kabul etmeyi pek bilmiyoruz. Bu konu başlı başına bir yazı olabilir, o yüzden şimdi geçiyorum 🙂
Dünya geneline baktığınızda, iyi liderler hep vakitlerini geri bildirim vermeye ve almaya ayırırlar. Dışarıdan bakınca, bu adamlar da hiçbirşey yapmıyor ama bir sürü para alıyor deriz hep değil mi? Bir bildikleri yok mudur sizce? Sebebini yukarıda anlattım. Güzel şeyleri takdir ederken, gelişim noktalarını doğru bir dil ile çalışanlarına paylaştıklarında, herkesin içinde olan o itici gücü ateşlemeyi başarabiliyorlar. Bu sayede yüksek performans ile çalışan bir takımın başarıdan başarıya koşmasını sağlıyorlar. Onların da şirketlerinin hedeflerine ulaşması için katkı sağlaması böyle oluyor işte.
Bence siz de şimdi arkanıza yaslanın ve çevrenizde kimi neden takdir ettiğinizi düşünün. Bulunca da vakit harcamayın gidin kendisine söyleyin. Belki bir kültür değişimini başlatan kişi olursunuz, ne dersiniz?