Günümüz maalesef, ekonomik darlıkların yaşandığı, odağın yatırımların getirisi üzerine yoğunlaştığı ve hem organizasyonların, hem de kişilerin az ile daha çok elde etmeye çalıştığı bir dönem. Hal böyle olunca, elbette herkes kendince en verimli yöntemleri bulmaya çalışıyor. Konu liderlik olunca da verimlilik dendiğinde akla yeteneklerin gelişmesi yani “Farkındalık” geliyor.
Kendini tanımak, ilişkileri, empati, merhamet ve ikna biçimini en üst düzeye çıkaran etkin, ilham verici, ilgi çekici liderlik geliştirmek için kritik düzeyde önemlidir. Yanlızca kendini tanıyan ve anlayan liderler, çatışma yönetimi, ilişki kurma veya etkin iletişim becerileri gibi yetenekleri etkili bir biçimde kullanabilirler.
Bana göre liderlik, ilham vererek ve güveni sağlayarak diğer insanlara gerçek kapasitelerine ulaşma konusunda yardımcı olmaktır. Bir liderin işleri zorla veya aşırı kontrollerle yaptırabilme ihtimali çok fazla değildir. Bu hiçbir şekilde tuku, güven veya birlik beraberlik hislerini beslemez. Belki zorbalar gibi korkutarak birşeyler sonuçlar alınabilir, fakat bu sefer de moral ve motivasyon konuşlarının gündeme geleceği aşikardır.
Eğer liderler, sürekli olarak başkaları aracılığıyla birşeyleri başarıyorlarsa, onlarla gerçekten ilgilenmeli, güven dolu, canlı ilişkiler yaratmalı ve bunları sürdürebilmelidirler. Böylece vizyonlarıyla ilham verebilir, kendilerine bağlı kişilerin tutkuyla peşilerinden koşmalarını sağlayabilirler.
Başkalarıyla bağlantı kurabilme yeteneği aslında kişinin kendisiyle bir bağ kurabilme becerisi için çok önemlidir. Kişinin içindeki güdüsünü keşfetmesi, inançları ve değerlerini anlaması için kendi düşünce ve davranış biçimlerini fark etmesi, bunlar arasındaki bağlantıyı anlayarak ne tip sonuçlara götürebileceğini algılaması gerekir.
Mesela bir lider, kişilerin başarılarını övmenin, onları takdir etmenin, zayıflık yada anlamsız olduğunu düşünüyorsa, hele bir de geri bildirim denilen şeyi sadece olumsuzluklar için kullanıyorsa, işte o zaman kişilerin katkılarını görmekten acizler demektir. Hepimiz de biliyoruz ki değerli hissetmeyen kişiler motivasyonunu kaybeder, birlikte hareket etmekten vazgeçer ve bu da organizasyonun gelirini doğrudan etkiler.
Bireyler için kendini tanıma ve anlama yolculuğundaki en zor şey yıllarca bilinçsiz bir şekilde kaçtıkları veya reddettikleri konularla yüzleşmektir. Kendi tecrübeme dayanarak diyebilirim ki, bu konuda bulunduğumuz çevreden çok fazla etkileniyoruz. Mesela çalıştığımız ortamda başkalarının nasıl hissettiği konusu önemsenmiyor ise bizler de bilinçsiz bir şekilde bu konuları gözardı etmeye başlarız.
Elbette böyle olmamak için yapılabilecek şeyler var ve bizim de amacımız kendimizi geliştirmek.
Farkındalığımızı artırmak için yapabileceğimiz çalışmalar:
Her öğlen yemeğe çıkmadan önce 5 dakikanızı ayırın:
- Son 24 saat içerisinde performansınızı en üst düzeyde sergilediğiniz bir işi not edin.
- O anda sahip olduğunuz fiziksel duyguları not edin.
- Duygusal hisleriniz neydi not alın.
- Çevrenizdeki insanlar üzerindeki etkiniz konusunda ne fark ettiniz?
Başka biriyle konuştuğunuzda kendinizi dışarıdan izleyin:
- Düşündüğünüz şey hakkındaki farkındalığınızı oluşturun
- Vücudunuzun dilinden haberdar olun
- Diğer kişinin söylediklerine karşın verdiğiniz tepkilere dikkat edin